Yaşam

Evinde depreme yakalanan Arda Ayten korku anlarını anlattı: Üzerime dolap düştü.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde 10 ilde büyük yıkımlar meydana geldi. Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği şehirlerde binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Kim Milyoner Olmak ister? Yarışmada 1 milyon TL kazanarak başarısıyla adından söz ettiren Arda Ayten, evinde de depreme yakalandı. Hatay İskenderun’da yaşayan genç isim yaşadığı korku dolu anları anlattı.

“KOMŞUMUZUN YARDIMIYLA KABİNİN ALTINDAN GELDİM”

Deprem anı ve sonrasında yaşadıklarını sosyal medya hesabından anlatan Arda Ayten, “Deprem anı… Saat 04.00 sıralarında uyuyordum. Uyanmam epey zaman almış olmalı. Annemin ‘Arda, Arda?’ Gözlerimi açar açmaz dolabın kapaklarının üzerime devrildiğini fark ettim.Kendimi tutmaya çalışarak dolaba karşı direndim.Kapının açılışında annem beni çağırırken dolabın altında sıkışıp kaldım. komşularımız geldi, dolabı kaldırdılar ve altından cesedimi çıkardık. Üzerimize ne bulursak giydik. Dışarı çıktık. Araba ile. “Kenara çektik ve ne olduğunu anlamaya çalıştık. olmuş. Önümde akan araba konvoyunu görünce kendime gelmeye başladım. Düşündüğümüzden daha büyük bir şeydi.”

“ÖLÜLERE SAYDIĞIMI SÖYLEYECEK DİLİM YOK”

Depremin olduğu ilk gün depremzedeler için harekete geçtiklerini ve sağlık ekibi oluşturduklarını söyleyen Ayten, şöyle devam etti: “Olayları tahmin etmeye başlayınca muhtaç kalacağımı anladım. komşu arabaya binip hastanenin acil servisinde güvenli bir yer bulmalarını söyledi.içeri girdim.hemen resüsitasyon odasına girdim.ekip kurduk.gelen hastaları hocalarımız eşliğinde değerlendirmeye çalışıyorduk. Yavuz ve Hasret’i alıp hayatta olup olmadıklarını anlamaya çalışın.Bu ancak savaşlarda olabilecek bir ayrım noktasıydı.Dün ben görevdeyken bu canlandırma odasına kimse düşmedi.Oysa artık biz yapıyorduk. Bize gelen her hastaya ilk yardım. Ölüleri kendim saydım. “Söyleyecek sözüm yok. Bir kısmını beşli bir kısmını sedye ile taşıdık. Saat 5 gibi girdiğim hastanede saat 15 civarıydı.”

“İKİNCİ DEPREMDE HASTANE TAVANINDAN ÇOK ŞEY DÜŞTÜ”

“Stabilize ettiğimiz bir hastayı MR’a alıp röntgenlerini çekmekle görevlendirildim. Alt kattayken bir sarsıntı daha oldu. Tavandan üzerimize çok şey düştü. Hastayı inanarak aldık ve beklemeye başladık. Acil servise döndüm, etrafta kimse yoktu, ikinci depremde de hastanenin boşaltılmasından bahsediyorlardı çünkü “Hasar görmüş. Anneme uzandım. Beni de almasını söyledim. Eczanelerin önünde buluştuk.”

“ÇOK ZAMAN AĞLADIM”

“Nereye gittiğimiz hakkında en ufak bir fikrimiz olmayınca hızla üniversite kampüsünün içine doğru yola koyulduk. Etrafta kimse yoktu. odun yığınları, ateş yakıyoruz. Yanlarına gittik. Bize çok iyi davrandılar. Ağlamaya başladım. “Bir süre ağladım. Sonra bir süre daha ateşin etrafında oturduk. Kamelyayı brandalarla kapladılar.”

“ÇAM KOKUSUNDA ZEHİRLENEREK BİLİNÇİMİ KAYBEDİYORUM”

“Kendi çadırımızı kurduk. Çam ağacının zehirli kokusunu içimize çekerek… Arabaya binip uzanmaya çalıştık ama kar yağıyordu ve hava çok soğuktu. İçeride ısınmaya çalıştık. Bir süre sonra Bilincimi kaybedip zehirlendiğimi anladım annemi alıp dışarı çıktık benzinciye gittik bulmaya çalıştık benzinimiz bitmek üzereydi sabah 5.40 kuyruğa girdik çıktık 8.50’de yarım depo yakıt alma kuralı ile sıraya girdiler.Not: Şimdiye kadar herhangi bir yardım grubu veya acil müdahale ekibi görmedim.Sokaklar moloz altında ve boştu.Amansız bir kar yağıyor. bütün gece yaşattık mı kimse gelmemişti gelmeyecekti biz bunu aslında bilinmez bir kabullenmeyle anladık sessizce başka devaları aradık.

“AMBULANSLAR BİRDEN FAZLA MEYVE TAŞIYOR”

“Bütün bu süreç boyunca gözlemlerim, kimsenin olmaması ve yardımın belli bir süre sonra geleceğine dair umutların yıkılmasıydı. Sokaklardaki sessizlik, insanların çaresizliği ve yıkılan yerlerin etrafındaki çığlıklar arasında insan akıl sıkıştı. Birinin oraya gitmesi gerekiyordu. Birinin oraya gitmesi gerekiyordu. Daha kötüsünün olma ihtimaline hazırlıklı olmalıydı. Bir hazırlık olmadığını gördüm. Hastaneye gelen ambulanslar birden fazla ölü taşıyordu. Bunu neden böyle yaptıklarını anlamıyorum ama bir ihtiyaç sahibine müdahale etme şansımızı da azalttılar.”

“SÜPERMARKETİN HER YERİ DOLDU”

“Yağma denilmesinin nasıl bir şey olduğunu gördüm. Süpermarketlerin birinde her yer talan edilmişti. İnsanları suçlamıyorum. Yetkilileri suçluyorum. Çünkü insanlar hem depremzedeydi hem de karda ve kışın aç kalıyordu. Haberleri izleyecek kadar ulaşabildim, medyanın haline bir kez daha acıyorum, “Aynen manzaraları göstermekten, hayal satmaktan, nereden gelirse gelsin okudukları gazetenin önünde yazanları okumaktan başka bir şey yapmıyorlardı. . Kimse sesimizi dinlemiyordu. Bütün şehirler molozların altından seslerini duyurmaya çalışıyordu. Ama seslerini duyan basın olmadı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu